Yabancı Gelin!

Bölüm ~1~

Kim Hyun Joong bir dünya haritasına bakıyordu. Tatile ihtiyaçları vardı. Birden karar verdi. Eline bir iğne alıp rasgele bir yer seçecekti. Gözlerini kapatıp iğneyi sapladı. "Türkiye mi?" dedi şaşkınlıkla. Kyu ona bakıp gülümsedi "Nere çıktı Hyun?" diye sordu. Hyun Joong şaşkınlıkla cevap verdi. "Türkiye"
Tüm grup üyeleri ona bakıyordu. "Türkiye mi?" diye sordu Young Saeng. Hyun Joong başını salladı. "Güzel olabilir. Türkiye hakkında biraz bilgim var. Çok güzel bir ülke. Güzel olmasının yanı sıra çok fazla ilginç insanı var. Ben açıkcası çok merak ettim." dedi Kyu. Jung Min'de başını salladı. "Amerikadan daha güzel bir ülke bence. Amerika'nin ahlak anlayışına gıcık kapıyorum."dedi Jung Min. Jun bu durumu kaçırır mı hemen alay etmeye başladı. "Bizim Jung Min'e bakın hele. Büyümüşte adam olmuş."
Kavgaya başlamadan Hyun Joong hemen duruma el attı. "Bize şöyle gözlerden uzak bir otel bulun" diye emretti. Kyu hemen cevap verdi. "Gökova olsun. Annemler geçen sene oraya tatile gitmişlerdi. Çokta memnun kaldılar. Hemen yer ayırttırabilirim." dedi. Young Saeng gözlerini kısıp arkadaşına baktı. "küçük şeytan!!" dedi. Kyu fazla okuduğu için çok fazla bilgiliydi. Kyu kıkırdadı. Hemen cep telefonunu çıkarıp annesini aradı.
"Alo anneciğim. Benim Kyu. Şu geçen sene tatile gittiğiniz tatil köyünün adını ve telefon numarasını alabilir miyim?" diye sordu. Olmulu cevap almış olacak ki Kyu kağıt kalem istedi. Otelin adını ve telefonunu yazarken arkadaşlarına hitaben konuşuyordu. "Ne yani anne? Otel hemen deniz kenarın da mı?" Herkes meraklanmıştı. Kyu en sonunda telefonu kapatıp telefon numaraları Hyun Joong'a uzattı.
"Deniz kenarın da bir otelmiş. Yanında restoranlar ve eşya satıcıları varmış. Küçük bir yermiş ama denizi ve sakinliği çok iyiymiş. Tamda bize göre bir yer anlayacağınız" dedi Kyu.
Kim Hyun Joong anlayışla başını salladı. Young Saeng telefon numaralarını yazılı olan kağıdı kapıp diğerlerine gösterdi. Jun numaraları çevirirken diğerleri ona bakıyordu.
"Alo?" dedi Jun.
"Beş tane oda istiyoruz." dedi ardından Jun . Resepsiyonist işleri halledirken Jun bir koltuğa çöktü. En sonunda herşey hazır olduğunda hepsi bavullarını hazırlamak için odalarına gittiler.

~ iki gün sonra -Muğla / Gökova ~

Herkes doğal görüntüye aşık olmuştu. Young Saeng elinde bir türk yemekleri kitabıyla güneş gözlüğünü takmış oturuyordu. Türk yemeklerine aşık olmak üzereydi. Jun manzaraya bakıyordu. Hyun joong arabayı sürüyordu. Diğerleri ise güneşleniyorlardı. Üstü açıık olan jeep onları havalimanında karşılamıştı. Araba kiralıktı.
Otel yakınlarına park edip deniz manzarasında yürümeye başladılar. Birden Kim Hyun joong birini fark etti. Güneşleniyordu.Güzel sarımsı kahve olan saçlarını şezlongtan sallandırmıştı. Güzel bacaklarını sanki güneş okşuyordu.Üzerinde mor bir bikini vardı. Donup kalmıştı ünlü grubun lideri. Kızın saçları daha kuruydu daha denize girmemişti demekti. Arkadaşları dönüp lidere baktıklarında ancak kendine geldi Hyun Joong.
"İyi misin kaptan?"diye sordu Jung Min. Lider başını salladı. Deniz kenarındaki otele kayıtlarını yaptırıp üzerlerini değiştirdiler. Arkadaşları Hyun'un durumundan endişeliydiler. Öğle yemeği yiyip hemen denize girmek istiyorlardı.
Hyun Joong yemeği bile boşlayıp sahile gittiğinde kızın gittiğini gördü. Tüm umutlarının yıkıldığı anda kızı fark etti. Kız denizden çıkıyordu. Çok güzeldi. Sarıya çalan kahverengi saçları , mor bikinisi ile mükemmeldi. biraz çekik olan gözleri onu çok güzel yapıyordu. Açık kahverengi gözleri vardı. inceydi. Ama öyle mankenler gibi değildi. Mankenler gibi kemikleri sayılmıyordu. Gayet güzeldi. Muntazama bacaklarıyla sanki bir peri kızı gibiydi.
Hyun Joong sanki bir yumruk yemiş gibi bir adım geri attı. Kızı öpmek istiyordu.
Angelina Jolie'den bile güzel olarak gördüğü dudaklarını öpmek istiyordu. Kız onun yanında geçip tekrar şezlong'a uzandı. Saçlarının suyunu sıkıp lacivert bir gözlüğü gözlerine geçirdi.
Kız hiç Hyun'a bakmıyordu. Bu Hyun Joong'un ağrına gitmişti. kıza en yakın şezlong'u kiralayıp oturdu. Kızı inceliyordu. :Kızın yanında birden sarışın mavi gözlü biri oturdu. Adam yakışıklıydı. mavi gözleri ve sarı saçlarıyla çoğu kızın canını yakıyordu. Adam ingilizdi . Kıza bakıp "Hadi Ece. Deniz çok güzel sen ise burada oturmuş gününü zehir ediyorsun." dedi . Kız ona sevecen bir bakış attı. "Üzgünüm Arthur. Seninle uğraşamam. Kuzenimle yüzün siz." dedi. Hyun Joong tekrar etkilenmişti. Arkadaşlarının geldiğini bile fark etmemişti. Kıza benzer ama daha koyu saçlı bir kız hızla gelip dizlerinin üzerine hızla diz çöktü. Türkçe bir şeyler söylüyordu. Kız yerde oturan kızı hızla tersledi. "Olmaz kuzenim biraz saçlarımı kurutmam lazım. Sen nişanlın Arthur'u alıp gider misin lütfen ? " dedi. Kız Arthur adlı adamı alıp uzaklaştı.
Hyun Joong rahatlamıştı. Jun birden gülüp "Artık bu görüntüye dayanamıyorum. Hadi be kaptan." dedi. Kyu bu davranşa karşı Jun'un kafasına bir tane geçirdi. "Rahat bırak adamı." dedi.
"Ama çok kötü görünüyor. Zavallı kaptan" dedi Jung Min.

İşte hikayemiz tam da bu günde başlıyor.
Haydi hayırlısı....

çok gzldi.özellikle başlangıcına bittim.rastgele bir yer seçimi gercekten iyidi.ama biraz cabuk etkilendi sanki hyun joong:d ilk görüşte aşk:D kız biraz süründürsün ozaman bence oppa yı ya:d
haha merakla bekliyorum gerisini cnm:d

Çok güzeeeeeeeeeeeell....

Bayıldım valla devamını bekliyorum canım

Bölüm ~2~

~Akşam Queen Restoran~

Tüm grup resepsiyonistin önerisiyle bu restorana gelmişti. Kyu restoranı beğenmişti. Onlara hizmet edenler ellerinde dolu dolu tabaklarla geliyorlardı. Sofra dolmuştu. Bir garson onlara garip bir içki doldurdu. Beyaz olan içki bir garip kokuyordu. Adam gülerek çocuklara içkiyi açıkladı. "Bu Türk yapımı bir içkidir. Şarapa veya şampanyaya benzemez. O yüzden yavaş için. Adamı çarpar valla. Biraz sonra zaten çarpılacaksınız orası ayrı" dedi garson. Gülerek uzaklaşırken Yound Saeng merakla sordu. "Neden çarpılacağız acaba ?" dedi ki o an sahneye mükemmel bir güzellik çıktı. o an rakı içen Hyun'un boğazından gelecekti . "Bu o!!" dedi şaşkınlıkla.

Diğerleri de şaşırmıştı. "Ama nasıl olur?" dedi Jun. Bir yaşlı adam o an bir sandalye çekip yanlarına oturdu. Biraz rakı doldurup kafasına dikti. "Bayan Ece hazretlerini tanıyor gibisiniz!!" dedi Mükemmel bir İngilizce. "Hazretleri mi ?" dedi Jung Min. Adam güldü. SAhnede şarkı söylemeye hazırlanan kadını gösterdi. "Bu restoran onundur. Bunun yanı dışında bir Tarih profesörüdür. Doğduğu günden beri sadece bir tek buraya tatile gelir. Yirmi yaşında olmasına rağmen o kadar çok talibi var ki. Tüm Türk genç politikacılar onu kendilerine eş olarak istiyor. Kızın kanında asillik ve asilik bir arada akıyor. Böylece mükemmel bir güzellik o kadar vahşi ki... O hem kibar hem de o kadar vahşi bir taraftar ki.. Biliyor musunuz ? Bu ülkede milli takım onsuz asla bir maça çıkmaz. " dedi adam. Hyun adama baktı. "Bunları neden bize anlatıyorsunuz:?" diye sordu.. Adam içkiye baktı. Sonra Hyun'u süzdü. "Sabah sahilde ona karşı ilgiliydin !" dedi.
Hyun adama şaşkınca baktı. Başını salladı.

Bu hikayenin gerisi yok mu?

Bencede yha bu hikayenin gerisi nerde...bekliyoruz...biran önce

Birden Hyun Joong bir ses duydu. "Kaptan!! Aloo Abiciğim kalksana artık!" dedi biri. Hyun joong gözlerini araladı. Evinde , kendi odasındaydı. Başında bir dokor vardı. "Ateşiniz sonunda indi Bay Kim!" dedi Doktor. Ne Yani herşey ? Herşey bir Rüyamıydı?
O güzel kadın... O müthiş güzellik? Hyun başından vurulmuş gibiydi. Başını sertçe yastığına vurdu. Birden aşağıdan zil çalındı. Young Saeng aşağı inip kapıya baktı. Birden bir "Dayı!" çığlığı duyuldu. Biri gelmişti.
Kyu ve Jun'da merakla aşağı indiler. Young Saeng birden kucağında bir kızla içeri girdi. Bu o kızdı. Rüyamdaki... Neler oluyordu?

devamını bekliyorummm meraklandımmm

Yeni bölümmm!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!

bende yeni bölüm istiyorum

Kim istemiyor ki ??? T_T