| Koreli Yârim | |
|
+11My Prince Heo Young Saeng asl1han asi_kız eun a sin Ruk!Ye _ JOON hyun joong^^flower ayşe selinn Ophelia my_angel Park Hyo-rin 15 posters |
|
Yazar | Mesaj |
---|
ayşe
Mesaj Sayısı : 28 Points : 5018 Reputation : 0 Kayıt tarihi : 12/09/10 Yaş : 30 Nerden : türkey adana
| Konu: Geri: Koreli Yârim Cuma Eyl. 17 2010, 02:45 | |
| aman tanrım ya ben bunu gece okuduğum için kendimi gülmekten alamadım hele jung min ni ata benzeterek rüyesında görmesi daha komikti ay allahım gülmemk için kendimi zor tutuyorum devamını sabırsızlıkla bekliyorum şekerlerim AYŞE | |
|
| |
eun a sin
Mesaj Sayısı : 109 Points : 5125 Reputation : 5 Kayıt tarihi : 26/08/10 Yaş : 32 Nerden : paflagonya
| Konu: Geri: Koreli Yârim Cuma Eyl. 17 2010, 09:57 | |
| gamzecim süper ilerliyooo devamını merakla bekliyorum olaylar arasındaki bağlantılar süper olmuş ...ben de yeni yazmaya başladım..inşallah bir gün sizin kadar iyi yazabilirimm | |
|
| |
asi_kız
Mesaj Sayısı : 51 Points : 5049 Reputation : 0 Kayıt tarihi : 03/09/10 Yaş : 32
| Konu: Geri: Koreli Yârim Cuma Eyl. 17 2010, 11:22 | |
| Bu bölüm de çok güzel olmuş canım devamını sabırsızlıkla beklyorum :) | |
|
| |
Park Hyo-rin
Mesaj Sayısı : 75 Points : 5155 Reputation : 25 Kayıt tarihi : 06/07/10 Yaş : 27 Nerden : Boş ver şimdi nerede olduğumu! Nereye gideceğime bakalım.
| Konu: Geri: Koreli Yârim Paz Eyl. 19 2010, 22:03 | |
| *** 5.Bölüm Dün benim doğum günümdü ve bana hediye almaya cesaret eden tek kişinin hediyesini açmayı unutmuştum. O şirin pembe paketi nasıl da unuttum! Mor kurdeleleriyle çok hoş duruyordu. Ben çantamın içindeki paketle oynarken İlknur da bana meraklı meraklı bakıyordu. "Dicle mi?"dedi. Telefondakinin kim olduğunu anlamıştı. "Evet. Eve geri dönmem için ısrar ediyor."dedim. "Yanlış anlamanı istemem ama kardeşin zor durumda olmalı. Hayatta birbirinizden başka kiminiz var ki?! Bence bunu çok fazla sürdürme. Yani daha fazla büyütmeyin."dedi. Haklıydı da. "Biliyorum. Ve üzgünüm. Biliyor musun, dün gece annem benim için endişelenmiş."dedim. "Ne güzel işte...Seni hala seviyor."dedi. Ben de böyle umuyordum. "Ben de öyle düşünüyorum. Aslında kardeşimi ve annemi özledim. Onlardan bir gün bile ayrılamayacağımı düşünür dururdum."dedim. "Daha ne o zaman! Annen seni seviyor ve umursuyor. Ne güzel. Benimki sadece okulum veya ihtiyaçlarım için Kore'ye para gönderiyor. Sonra da birkaç telefon konuşması... Türkiye'ye geldiğimde de bir sıcaklık hissetmiyorum. Şimdi, Bayan Asık Surat olmayı kes ve gül! Evimde bir Bayan Asık Surat istemiyorum."dedi. Bayan Asık Surat lakabı ablasına aitti. Çok didiştikleri için ablasının İlknur'a güldüğünü görmek, dünyanın en nadir olaylarından biriydi. "Bayan Asık Surat mı? Ablanın değil miydi bu?"dedim. "İyi ya işte. Evimde ablamı da istemiyordum. Evlenecek olmasına seviniyorum. Zaten annem ondan başkasını düşünmüyor."dedi. Onun da ailesiyle sorunu olduğu her halinden belli oluyordu. Benim annemle sorunlarım olmuştu ama hiçbir zaman ne Dicle'ye benden çok ne de bana Dicle'den çok ilgi göstermişti. Onun için ikimizde eşittik. Ben neysem Dicle de oydu. "Alo? Sana diyorum! Gül biraz."dedi. "Tamam. Zaten bu lakabı hak ettiğime göre gerçekten fena durumda olmalıyım."dedim ve güldüm. Hala çantamdaki paketle oynuyordum. Açıp açmamak konusunda kararsızdım. İçindekini merak ediyordum ama biraz korkuyordum da. Sonuçta birkaç haftadır tanışıyoruz. "Sen neyle oynuyorsun kaç saattir?"dedi İlknur. Sonra çantamın içindeki pembe paketi aldım ve masanın tam ortasına hızlı bir hareketle koydum. "Berker'in hediyesi."dedim. Bunu dediğimde çığlık atacak duruma geldi. "İnanmıyorum!!! Hani şu bana anlattığın, Tıpdaki çocuk. Hastası olduğunu anladığı için doktor bey seni iyileştirmek istemiş demek ki."dedi. Sonra saçma sapan bir şeyler söyledi. "Hadi açsana. Yoksa açmayacak mısın? Deli olmalısın!"dedi. Benden daha heyecanlı ve meraklıydı. "Açıyorum."dedim. Mor kurdeleyi çıkardım ve kutunun pembe kapağını açtım. İçinden bir biblo çıktı. Hani şu tombul-kırmızı yanaklı iki çocuğun olduğu biblolardan. Biri kız biri erkekti ve erkek kızı öpüyordu (yanağından!) Ve tam bacaklarına isabet gelmiş bir tabela vardı. Üzerinde de 'Dünyanın en güzel kızına...' yazıyordu. BU hediye ne anlama geliyor. Bu bir çıkma teklifi mi? Ne biçim bir çıkma teklifi bu böyle! "Hey! Bu da ne böyle. Henüz birkaç haftadır tanıştığınızı söylemedin mi?"dedi. O da en az benim kadar şaşkındı. "Evet. Bu berbat bir hediye. Dünyanın en odunu bile yeni tanıştığı kıza bu hediyeyi almaz. Dışarıdan göründüğü kadar mükemmel değilmiş. Züppe!"dedim. Sinirlenmiştim ama çok da önemsememiştim. Ona aşık falan da değildim. " Bir şey diyemeyeceğim. Ne denir ki bu durumda. Seni sadece elde etmek istiyor. Öküz!"dedi. Şu son kelime olan kaba tabiri kullandığında çok komik olmuştu. O narin bedene bu laf pek oturmadı sanki. Gülmemek için kendimi zor tuttum. "Her neyse...Pek fazla üstünde durmayacağım. Zaten ben sadece ondan hoşlanıyordum. İçinde büyük bir düşüncesizin olduğunu bilmiyordum. Şu anda ondan iğreniyorum."dedim. "Kızların dilinden anlamıyor. Bu çocuk da iş yok. Bir de Jung Min'e diyordun."dedi. "Heyy!! Ne zamandan beri posterleri bana savunmaya başladın sen?!"dedim. Yeterince karmaşık haldeydim zaten. "Ben posterleri savunmuyorum. Sen onları tanımıyorsun. Çok iyi insanlar. Seni Kore'ye götürdüğümde konserlerine gideceğiz. Sen de, onların hal ve tavırlarından nasıl iyi insanlar olduğunu anlayacaksın."dedi. Bu kız kesinlikle ss501 ile kafayı bozmuş! Dün gece uyumadan önce konuştuklarımızı hatırlıyorum da...Sanırım onu başımdan atmak için 'tamam' demiştim. "İlknur!"dedim. "Ne?!!"dedi. Çok sert bit 'Ne?!!" olmuştu. "Ben Kore'ye geleceğimi hiç sanmıyorum."dedim. Onu kırmak istemiyordum. "Pekala! Orada çok yalnız hissettiğim için bir tanıdık iyi olabilir diye düşünmüştüm ama...Tabii sen istemiyorsun. Seni de zorlayacak halim yok. Hani belki demiştim, annenle aranızdaki sorunu kolayca çözmene yardımcı olu, kafan dağılır biraz diye şey etmiştim. Sen bilirsin. Napalım artık. Ben de gurbet elde tek başıma dururum." dedi. Resmen duygu sömürüsü yapıyordu. Rolünün hakkını vermek gerekiyordu. "Tamam. Geliyorum kız! İstediğin gibi olsun. Ama önce annemle aramı düzeltmem gerekiyor. Bir şekilde oraya birlikte gideceğiz."dedim. Belki monoton hayatıma yeni şeyler katmak iyi gelebilirdi. "Yaşasın! Sen mükemmelsin. Hayatımda tanıdığım en iyi insansın. Biliyor musun; sen bana herkesten daha yakınsın. Harikasın. Süper süper süper!!!"dedi. Kafayı yemiş gibi tepikleniyordu. Yanaklarımı sıkıyor ve sürekli öpüyordu. "Iyyy! Bir dur ya! Kararımdan cayacağım şimdi."dedim. Bu onu durdurmaya yetmişti. "Tamam tamam. Ay çok sevinçliyim!"dedi. Bnu görebiliyordum. "Ama, bak, ben Korece falan bilmiyorum, ona göre."dedim. Birazcık yardım fena olmazdı hani. "Tamam"dedi ve gidip konsolun üstündeki kitabı getirdi. "Bu sana yardımcı olacak."dedi. Saşırdım! "Bunu kastetmemiştim ki."dedim. "Olsun, daha önümüzde 1 ay var. Sen öğrenirsin. Ne demiş atalarımız; bir lisan bir insan, iki lisan i..."diyordu ki lafını böldüm. "Tamam tamam. Şimdi hiç o mevzuya girme! Sonra bu 1500 insana kadar çıkar."dedim. "Sen nasıl istersen öyle olsun bakalım."dedi. Onunla birlikte yaşadığı yere -Kore'ye- gideceğim için bunu söylediğine adım gibi emindim. Biraz duraksadı ve "Eee...? Hadi bakalım! Kalk! Annenlere gidiyoruz."dedi. Kolumdan tuttu. kaldırmaya çalıştı. Ama başaramadı. "Ne yapıyorsun ya?!"dedim. "Annenlere gidiyoruz dedim ya! Ama o kadar ağırsın ki kaldıramıyorum seni. Kalksana be!"dedi. Boşa kürek çekiyordu. "Görende 100 kiloyuz sanar! Şimdi gidemem annemlere saati görmüyor musun?!"dedim. Bu bir bahaneydi. Sadece biraz zaman kazanmaya çalışıyordum. "İyi, o zaman yarın gideriz. En kısa zamanda annenle barışacaksın ve benimle tıpış tıpış Kore'ye geleceksin."dedi. Kararlı görünüyordu. "Tamam. Yarın sabah gidelim."dedim. Aslında bu işi uzatmamak daha iyi olacaktı. Birkaç saat sonra gece yarısı olmuştu. İkimizde koltuğa yayılmış tv'de oynayan bir Kore dizisinin tekrarını izliyorduk. Tabii ben dizide konuşulanlardan anlamadığım için bazı yerleri İlknur'a soruyordum. Gayet sıkıcı bir durumdu. Bir ay sonra onunla Kore'ye gidecektim. Ve hayatta şu anki durumda olmak istemezdim. Hemen Korece öğrenmeliyim! "Ben sıkıldım.Gidip uyuyacağım."dedim. "Biraz daha dur. Bak şimdi bitecek zaten. Lütfen!"dedi. Pek fazla mızmızlanıyordu. "Hem, yarın sabah, annemin karşısına pörtlek gözlerle çıkmak istemiyorum!"dedim ve odaya gidip yatağa gömüldüm. Her zaman yaptığım gibi karanlığı izliyordum uyumadan önce. Sonra odaya İlknur geldi. Benim uyuduğumu sanarak ışığı açmadı. Sonra yatağına girmeden önece ss501 posterine bakıp "İyi geceler"dedi sessizce. Aman Allah'ım! Bu kız kafayı sıyırmış!! diye düşündüm. Ve gözlerimi yumdum. Yarın beni çok ilginç şeyler bekleyecek.
| |
|
| |
selinn
Mesaj Sayısı : 290 Points : 5350 Reputation : 25 Kayıt tarihi : 31/08/10 Yaş : 31 Nerden : RÜYALARDAN...
| Konu: Geri: Koreli Yârim Paz Eyl. 19 2010, 22:07 | |
| Yavaş yavaş koreye gidiyoruz...hadi hayırlısı bakalım...ama içimden bir ses diyor ki bu hikaye JuNg Mine ....:D | |
|
| |
Park Hyo-rin
Mesaj Sayısı : 75 Points : 5155 Reputation : 25 Kayıt tarihi : 06/07/10 Yaş : 27 Nerden : Boş ver şimdi nerede olduğumu! Nereye gideceğime bakalım.
| Konu: Geri: Koreli Yârim Paz Eyl. 19 2010, 22:09 | |
| İçindeki ses doğru diyor Unnim unnim. Bu hikaye Jung Min'e. Ama bu hikayede o benim olacak. Jung Min için pek iyi şeyler olmayacak ama... | |
|
| |
asl1han
Mesaj Sayısı : 304 Points : 5508 Reputation : 85 Kayıt tarihi : 15/06/10 Yaş : 31
| Konu: Geri: Koreli Yârim Paz Eyl. 19 2010, 22:11 | |
| ccooook güzeldi cnm gıtmeden önce okuyaym dedım ıyı de etmısım son dkka golü attım:DD: hadi öpyorm sizi ve hikayenın devamınııı beklıyorrruuuuumm tabıkıdeeD::D:D | |
|
| |
selinn
Mesaj Sayısı : 290 Points : 5350 Reputation : 25 Kayıt tarihi : 31/08/10 Yaş : 31 Nerden : RÜYALARDAN...
| Konu: Geri: Koreli Yârim Paz Eyl. 19 2010, 22:17 | |
| Unnin unnin seni bi yakalasın...:D neyse şaka bi tarafa güzel ilerliyosun tatlım aferin...:D | |
|
| |
Park Hyo-rin
Mesaj Sayısı : 75 Points : 5155 Reputation : 25 Kayıt tarihi : 06/07/10 Yaş : 27 Nerden : Boş ver şimdi nerede olduğumu! Nereye gideceğime bakalım.
| Konu: Geri: Koreli Yârim Paz Eyl. 19 2010, 22:18 | |
| Çok sağolun kızlar. bu arada unnim unnim ; imzan çok güzel ve anlamlı. Bayıldım | |
|
| |
selinn
Mesaj Sayısı : 290 Points : 5350 Reputation : 25 Kayıt tarihi : 31/08/10 Yaş : 31 Nerden : RÜYALARDAN...
| Konu: Geri: Koreli Yârim Paz Eyl. 19 2010, 22:22 | |
| Teşekkür ederim Gamze'cim kimin için yazıldı.... | |
|
| |
Ophelia
Mesaj Sayısı : 798 Points : 6091 Reputation : 145 Kayıt tarihi : 23/04/10 Yaş : 34 Nerden : KUYUDAN =)
| |
| |
Park Hyo-rin
Mesaj Sayısı : 75 Points : 5155 Reputation : 25 Kayıt tarihi : 06/07/10 Yaş : 27 Nerden : Boş ver şimdi nerede olduğumu! Nereye gideceğime bakalım.
| Konu: Geri: Koreli Yârim Ptsi Eyl. 20 2010, 21:41 | |
| İnşallah en kısa zamanda yazarım. Dersler başladı. Lise zor geçebilir. | |
|
| |
Park Hyo-rin
Mesaj Sayısı : 75 Points : 5155 Reputation : 25 Kayıt tarihi : 06/07/10 Yaş : 27 Nerden : Boş ver şimdi nerede olduğumu! Nereye gideceğime bakalım.
| Konu: Geri: Koreli Yârim Ptsi Eyl. 20 2010, 23:29 | |
| *** 6.Bölüm Güneşin ışıklarını gözlerimde hissediyordum ama uyanmaya hiç niyetim yoktu. Aslında uyanmıştım ama tekrar uykuya dalmak için savaş veriyordum. Sonra birden kuzenimin dürtüklemeleriyle karşı karşıya kaldım. "Hadi uyan! Bırak numarayı. Yemezler canım!"dedi. Bir yandan da zayıf parmaklarıyla beni dürtmeye devam ediyordu. "Dursana kızım! Sırtımı deldin! Tamam kalkıyoruz."dedim. Gözlerimi açtım. İlknur, benim uyandığımı sanarak odadan çıktı. Sonra tekrar gözlerimi kapadım ve uyumaya çalıştım. Ama gözlerime vuran güneş buna izin vermiyordu. Güneşten korunmak için yastığı kafama kapadım. Sonra birden yere düştüm. Beni aşağıya çeken tabii ki de psikopat kuzenim İlknur'du. "Napıyorsun?!"dedim. "Bir yerlerim kırılabilirdi. Ah...! Dur, galiba kolum kırıldı." Aslında hiçbir yerime bir şey olmamıştı. "Bu kadar abartma. Sadece 50 santimlik yerden düştün."dedi. Numaramı yememişti. Banyoya gidip yüzümü yıkadıktan sonra mutfağa gittim ve nefis bir kahvaltıyla karşılaştım(!) Yani, düne göre nefisti(!) "Hey! Bunları sen mi hazırladın."dedim. Gerçekten de büyütülecek bir şey yoktu. Sadece dalga geçiyordum. "Evet canım. İnan bana; kahvaltılık gevreği kaseye doldurmak çok yorucuydu."dedi. "Büyük başarılar büyük fedakârlık ister.Sen de haklısın tabii."dedim. "Azıcık sussan da kahvaltımızı yapıp annenlere gitsek. Daha annenle barışacaksın ve benile birlikte Kore'ye geleceksin."dedi. Çok emin konuşuyordu. Ben de büyük ihtimalle annemle barışacağımı düşünüyordum ama...Ya annem benimle barışmazsa...?! Düşüncelerden çabuk sıyrıldım ve sevgili kuzenime cevabını verdim. "Ah...O kadar şanslıyım ki böyle muhteşem bir kahvaltıya oturuyorum. İnan bana dünden çok daha iyi. Dün yalnızca bir kase vardı. Şimdi ise iki kase var. Oldukça yol katediyorsun. Ama ben malesef..." Tam cümlemi bitirecektim ki evvelsi gün yoldayken radyoda dinlediğim harika melodiyi yine duydum. Yine o yumuşak ses... Sonra sesin nereden geldiğini öğrenmem çok uzun sürmedi. Ses, İlknur'un telefonundan geliyordu. Telefonu açtı. "Alo?... Bilmiyorum, tatlım. Hayır bana gelmedi. Büyük ihtimalle annemlerde de değildir. Siz bugün evde misiniz? Ben bir size gelip durumu öğreneyim. Ne olmuş böyle? Evi terkettiğine inanamıyorum! Gerçekten çok saf olmalı bu kız! Tamam, canım. Ben 1 saate kadar oradayım."dedi. Ben ise meraklı meraklı bakıyordum. "Kim aradı?"dedim. "Dicle tabii ki. Hadi çabuk üzerimizi değişip gidelim. Yoksa ailen kalp krizinden gidecek."dedi. "Haha(!) Çok komiksin(!)"dedim. Kesinlikle berbat bir espriydi. Ailemi kaybetmek mi?! Dayanamam buna!!! Üzerimizi değiştirdik ve evden çıktık. Trafik yoğun olmadığı için kısa sürede gidebilirdik. Ama bu süre bile benim endişeye kapılmak için sebepler aramama yetti. 'Ya annem beni affetmezse...?!' Bu korku içimi yıpratıyordu. Kalbim ezildikçe eziliyordu. Tam 1 saat sonra apartmanın önüne vardık. Arabadan indik. Merdivenleri ağır ağır çıkarken İlknur bana bir şeyler söylüyordu. "Bak şimdi. Beni iyi dinle. Kapıyı sen çalacaksın. Onlarda; gelenin ben olduğumu sanacaklar. Bir nevi sürpriz olacak yani. Eğer işler olumlu olursa beni çaldır. Sonra da ben gelirim. Teyzemi bir güzel yumuşatıp bir şekilde Kore iznini alırız."dedi. Diğer seçeneği duymak istemiyordum doğrusu ama yine de sordum. "Eğer olumlu olmazsa...?"dedim "Olumlu olmazsa; sen zaten hemen evden çıkarsın. Ne yapacağını bilmiyor muyum sanki! Ayrıca bu, senin benimle Kore'ye gelmene engel değil. Bir sürü bahane uydururuz. Annen seni affetmediği için uzaklaşmak istemiş olabilirsin. Ne diyorsun bu fikre?"dedi. "Ne mi diyorum?! Sen hayatımda gördüğüm en iğrenç plan yapan beyine sahip bir insansın diyorum."dedim. Haklıydım. "Her neyse...Uygulayalım şunu bari. Ama son kısımları hariç. Ben içeri tek gireceğim."dedim. Ve kapıyı çaldım. İçeriden gelen ses Dicle'nindi. "Kim o ?"dedi ama ben cevap vermedim. Sonra annemin sesi geldi. "Açsana kızım şu kapıyı!"dedi. Sesini özlemişim. Dicle kapıyı açtı ve beni karşısında görünce çok şaşırdı. Sonra gözleri doldu ve bana sıkıca sarıldı. Ben de ona sarıldım. "Sana uzun sürmeyecek demiştim. Sessiz ol! Sürpriz. Annem nerede?"dedim kısık sesle. O da aynı kısık sesle bana cevap verdi. "İçerde, odasında."dedi. Sonra annemin yanına doğru yürüdüm. Gözyaşlarımı zor tutuyordum. Ne konuşacağımı bilmiyordum. Söze nasıl başlamalıydım? Annem benim geldiğimi farketmedi. "Kimmiş kızım?"diye bağırdı Dicle'ye. Cevabı ben verdim. "Ben geldim, anne."dedim. Sesim çok zor çıkmıştı. Sonra annem bana döndü ve yüzündeki tebessümdeki üzüntüyle bana sarıldı. "Üzgünüm , anne. Bir daha yapmayacağım. Çok çok çok üzgünüm. Nolur beni affet."dedim. Artık ağlamaya başlamıştım. Gözyaşlarıma izin verdim. Sonra annem beni sıkıca ama sımsıka sıktı. Sanki yıllardır birbirimize hasret kalmıştık. Sonra kollarından ayrıldım ve gözlerine baktım. Bana sarılası cesaret vermişti."Barıştık mı?"dedim. Asıl cevabı duymalıydım. "Beni çok endişelendirdin. Burada birbirimizden başka kimsemiz yok. Ben sana küsmemiştim ki. Sen bana küstün mü yoksa?!"dedi şakayla karışık. Sonra ben de koca bir gülümsemeyle ona karşılık verdim. "Hayır, anne. Sana küsmedim. Ben bir eşşeğim."dedim. O da bana güldü. "Eşşek falan değilsin. Sen yıldızımsın."dedi. Tıpkı babam gibi konuşmuştu. Ona bir kere daha sarıldım. "Seni seviyorum, anne."dedim. Sonra kollarımdan ayrıldı. "Hadi bakalım! Bu kadar duygusallık ve ağlaşma yeter. Ağlamayı sevmediğimi biliyorsun. Yeniden bir arada olduğumuza göre güzel bir kahvaltıyı hakettin."dedi. Bu beni çok sevindirmişti çünkü iki gündür doğru düzgün kahvaltı yapmıyordum. "Harikasın , anne! İki gündür İlknur'un kahvaltılık gevreklerini yememek için nasıl şavaş verdim anlatamam."dedim. Kendime inanamıyorum. Salak kafam! Nasıl da ağzımdan kaçırdım. Annem tam ağzını açmıştı ki İlknur birden içeri daldı. "Hey!!! Demek barıştınız bu harika! Tebrik ederim. Ah, teyzecim, haberi alır almaz geldim. Neler yapmış bu kız böyle?!"dedi. Bana imalı bir bakış attı. Kesin beni sonra öldürecekti. "Tamam. Hadi geçin kahvaltıya."dedi. Sesini, bizden bıkmış gibi yapmıştı. İlknur'da kaldığımı anlamıştı ama bu güzel anı bozmamak için bir şey demedi. Kahvaltı masasına geçerken İlknur ile yan yana geldik. Bana yaklaştı ve kulağıma fısıldadı. "Bir ara hatırlat da seni öldüreyim."dedi. Bunu unutmayacağı kesindi. Acısını mutlaka çıkaracak! "Biliyorsun ki hafızam pek iyi değildir. Eğer ben de hatırlarsam sana hatırlatırım."dedim.Yalan söylüyordum. Kahvaltımız bitti ve birkaç saat annemin yanında oturdum. Biraz sohbet ettik. Sonra İlknur bana imalı bir bakış attı. Bir şeyler fısıldıyordu. Sadece benim duyabileceğim bir seste konuşuyordu. "Kore...Kore'ye gideceğimizi söylesene, şapşal!"dedi. Şapşal mı! Göstereceğim ona şapşalı! "Sensin şapşal! Bak, gelmem Kore'ye falan! Biraz bekle de konuya gireyim."dedim.Suratını astı. "Tamam be tamam."dedi. Biraz durduktan sonra konuya giriş yapmaya çalıştım. Anneme baktım. "İlknur da Kore'de okuduğu için ailesini çok özlüyormuş. Tıpkı benim seni sadece iki günde çok özlemem gibi annecim. Ama İlknur ailesini aylardır göremiyor. Ve tanıdık kişiler iyi olurdu hani..."dedim. Sonra İlknur lafa girdi. "Ya tabii teyzecim. Bir bilsen ne kadar zor oluyor tanıdık yüzlerin olmaması. Keşke Gamze de benimle birlikte gelip birkaç ay benimle birlikte orada kalabilseydi. Ne iyi olurdu ama dimi?"dedi. Armut damdan düşer gibi söylemişti bunu. İkimizde anneme bakıp sırıtıyorduk. Dicle de hiçbir şeyden haberi olmadığı için bize şaşkın şaşkın bakıyordu. Annem bakışlarına ciddiyet yerleştirip bizi süzdükten sonra konuşmaya başladı. "Bu ne demek oluyor şimdi?"dedi. Sonra İlknur tam ağzını açıyordu ki lafı ben devraldım. "Şu demek oluyor anne...Ben sana açık konuşacağım. Biliyorsun ki öyle gözüm başım oynayarak konuşmayı sevmiyorum. Senden izin alacağım. Vereceğin cevap çok önemli. Eğer evet dersen ben ve İlknur çok sevineceğiz. Ama hayır dersen üzüleceğiz. En çok da İlknur üzülecek."dedim. Çok hızlı ve heyecanlı konuşmuştum. Annem beni çok dikkatli dinlemişti. "Ne istiyorsun bakalım?"dedi. Suratı ifadesizleşti. "Ben 1 ay sonra İlknur il birlikte Kore'ye gitmek ve orada birkaç ay kalmak istiyorum. Sadece birkaç aycık... Hem zaten İlknur'un ablasının düğününde birlikte geliriz."dedim. Olay bundan ibaretti. Üzerimden büyük bir yük kalkmış gibi hissettim. Annem önce düşündü taşındı. Bir süre sessiz kaldı. Vereceği cevap çok önemliydi. Hepimiz anneme heyecanlı heyecanlı bakıyorduk.
| |
|
| |
Ophelia
Mesaj Sayısı : 798 Points : 6091 Reputation : 145 Kayıt tarihi : 23/04/10 Yaş : 34 Nerden : KUYUDAN =)
| |
| |
My Prince Heo Young Saeng
Mesaj Sayısı : 184 Points : 5182 Reputation : 13 Kayıt tarihi : 16/09/10 Yaş : 27 Nerden : Heo Young Saeng'in Gülüşündeki Gamzelerden
| Konu: Geri: Koreli Yârim Salı Eyl. 21 2010, 06:44 | |
| anne kesin evet der yoksa ss501'le nasııl görüşücekler??? | |
|
| |
hyun joong^^flower
Mesaj Sayısı : 576 Points : 5814 Reputation : 30 Kayıt tarihi : 01/04/10 Yaş : 36 Nerden : İSTANBUL
| Konu: Geri: Koreli Yârim Salı Eyl. 21 2010, 13:31 | |
| Bencede olumlu bir şekilde karşılıcak ve izin verecek.. | |
|
| |
Park Hyo-rin
Mesaj Sayısı : 75 Points : 5155 Reputation : 25 Kayıt tarihi : 06/07/10 Yaş : 27 Nerden : Boş ver şimdi nerede olduğumu! Nereye gideceğime bakalım.
| Konu: Geri: Koreli Yârim Salı Eyl. 21 2010, 22:55 | |
| Ya ama siz bütün heyecanı kaçırdınız Şaka şaka! Görünen köy kılavuz istemez. Öyle olacak tabii | |
|
| |
merviş
Mesaj Sayısı : 168 Points : 5147 Reputation : 0 Kayıt tarihi : 26/09/10 Yaş : 28
| Konu: Geri: Koreli Yârim Cuma Ekim 15 2010, 19:29 | |
| hala bkliorm nezm eklicn yni bölümü kzdrmyn bnii ( ) | |
|
| |
Reiißend Haqel
Mesaj Sayısı : 13 Points : 4873 Reputation : 0 Kayıt tarihi : 19/01/11 Yaş : 27 Nerden : Jung Minin odasında(uyuyuşunu izliyorum +.+ )
| Konu: Geri: Koreli Yârim Perş. Ocak 27 2011, 15:09 | |
| | |
|
| |
Park Hyo-rin
Mesaj Sayısı : 75 Points : 5155 Reputation : 25 Kayıt tarihi : 06/07/10 Yaş : 27 Nerden : Boş ver şimdi nerede olduğumu! Nereye gideceğime bakalım.
| Konu: Geri: Koreli Yârim Perş. Ocak 27 2011, 18:10 | |
| Kızlar, artık bölümleri buraya eklemiyorum. Başka bir sitede. Ve Bayağı hikaye ilerledi. Sanırım şu sıralar 20. bölümde falan. Ben ikinize de sitenin linkini yollarım isterseniz. | |
|
| |
merviş
Mesaj Sayısı : 168 Points : 5147 Reputation : 0 Kayıt tarihi : 26/09/10 Yaş : 28
| |
| |
mary.my.4d
Mesaj Sayısı : 22 Points : 4878 Reputation : 5 Kayıt tarihi : 28/01/11 Yaş : 26 Nerden : 4d'mi ilk gördüğüm andan...
| Konu: Geri: Koreli Yârim Cuma Ocak 28 2011, 09:20 | |
| bana da linkini verebilirmisin? (bu arada nasıl veriyosun yani buraya yazarak mı? yoksa mail atarak mı? | |
|
| |
Park Hyo-rin
Mesaj Sayısı : 75 Points : 5155 Reputation : 25 Kayıt tarihi : 06/07/10 Yaş : 27 Nerden : Boş ver şimdi nerede olduğumu! Nereye gideceğime bakalım.
| Konu: Geri: Koreli Yârim Cuma Ocak 28 2011, 11:44 | |
| | |
|
| |
Eun_Hye_Min
Mesaj Sayısı : 16 Points : 4936 Reputation : 0 Kayıt tarihi : 18/11/10 Yaş : 28 Nerden : İstanbul
| Konu: Geri: Koreli Yârim Cuma Ocak 28 2011, 11:45 | |
| | |
|
| |
Park Hyo-rin
Mesaj Sayısı : 75 Points : 5155 Reputation : 25 Kayıt tarihi : 06/07/10 Yaş : 27 Nerden : Boş ver şimdi nerede olduğumu! Nereye gideceğime bakalım.
| Konu: Geri: Koreli Yârim Cuma Ocak 28 2011, 11:46 | |
| | |
|
| |
| Koreli Yârim | |
|