LOVE LİKE THİS
2.Bölüm İki adamında kolları paketler ve poşetlerle dolup taşmıştı. Ne kadar ısrar edersem edeyim birini bile bana taşıtmıyorlar. Sonunda eve geldik:
-Hadi artık eve gidin niye bu kadar iyi olmak zorundasınız sanki?:)
Adamlardan biri:
-Peki küçük hanım iyi geceler.
-Adım Meryem unuttun mu?
-Hiç değişmemişsiniz her zamanki sevgili küçük nazik Meryem Hanım.
-AAA!Böyle diyince kendimi 40 yaşında gibi hissediyorum.
-Peki iyi geceler Meryem.
-İyi geceleeeerrrr!!!!
Adamlar giderken aralarında konuşuyorlardı:
-Ne kadar büyümüş değil mi?
-Evet ama hala içindeki çocuğu büyütememiş.
-Geliceğini bildirince bizimkilerin sevincini gördüm mü?
-Evet, az kalsın evi yıkıp daha iyisinbi inşa edeceklerdi ama Meryem burayı özenle seçti.
-Böyle konuşunca aklıma geldi, bu Meryem'in Kore'ye ilk gelişiyse evi ve eşyaları nasıl seçti?
-İnternetten tabii. Eh biraz da ablasının mobilya tasarımlarından.
-Ahh.. Şu Sena yok mu?:)elinden her iş geliyor vallahi.
Konuşmalar böylece uzayıp gidiyordu. Ben de eve girdim:
-Ey Kore sev beni, besle beni, asla yalnız bırakma beni!(garfield'dan bir alıntıyla içeri girdim.):)
-Ahhh!Meryem çoktan gelmiş buraya ,gelin!
-Merhaba!
Tüm ev halkı başıma toplandı(şöför, aşçı, köpeğim Leydi ve halam).Eh tabii üç aydır beklediğiniz kız sabah gelipte eve bile uğramadan Seul'u turlarsa olacağı budur.Neyse oturup sohbet ettikten sonra yukarı çıkıp üstümü değiştirdim ve yeni aldığım her şeyi yerlerine yerleştirdikten sonra evi turlamaya başladım. İki katlı bir evdi aslında ama benim isteğimle çatı katı da döşenmiş ve orası benim odam olmuştu, oldum olası geniş çatı katlarını severdim odanın çüçük bir kısmını da tasarım aletlerim için ayırmıştım. Ev tamamen ben ve ablamın tasarımıydı. Her türlü renk vardı. Ayrıca bodrum katını temizletip aynalarla döşemiştim ve bir de müzik sistemi kurmuştum böylece bir dans odam da olmuştu.
Yemek yedikten sonra bahçeye çıkıp Leydi'yi sevmeye başladım. Bahçede orta boylarda bir havuz vardı. Bu arada hazır fırsat varken size şu sürekli bahsettiğim hayalimi anlatayım.
Ben çocukluğumdan beri dans etmeyi çok seven bir insamın. Ama bu konuda utangaç olduğum için babamdan dans odası istemedim, onun yerine annemler dışarı çikınca salona kamera koyar, müziği açıp öyle dans ederdim. Sonradan bunları ablam izler ve 'şurası yanlış olmuş; burası daha iyi' gibi eleştirirdi. Bu şekilde kendimi geliştirirdim. Bir gün çok yakın bir arkadaşım dans videolarımdan birini izledi:"Vayy!Meryem sen ünlü olsan valla şu hayranı olduğun Korelilerden daha iyi olursun vallahi!" dedi. O an bu bana çok önemli gelmedi ama düşündükçe bir bakıma haklı olduğunu anladım. Ve aileme bunu söyledim ama babam:"Kızım bunun için şarkı da söyleyebilmen lazım." dedi. Tabii ben durur muyum?:) Bazı denemeler sonucunda öğretmenim gerçekten yeteneğim olduğunu söyledi. İşte o günden beri dans ve şarkı söyleme konusunda çalışıyorum. Hiç bıkmadan yaptığım diğer şey ise kıyafet yani moda tasarımcılığı. Ve sonunda birkaç ay önce Kore'deki şirkete kabul edildim ve üç ay kadar sonra debut yapacağım:)sonunda hayallerim gerçek oluyoooor!!!!!!
Ahh..Uyumam lazım.Yarın şirketteki ilk günüm olacak.
--------------
ERTESİ GÜN
--------------
Sabah kahvaltı ettikten sonra üstümü değiştirip biraz dışarı çıktım şöföre saat 4'te beni bir cafenin önünden almasını söyledim. Saat 4.30'da şirkete gidecektik ve her şeyde olduğu gibi buna da geç kalmak istemiyordum. biraz alışveriş yaptıktan sonra sinemaya gittim filmin başlamasına yarım saat vardı, ben de oturup bir şeyler yemeye karar verdim.Yan masadaki kızlar çığlık ata ata konuşmaya başlayınca o tarafa kulak kabarttım:
-Baksana Kim Hyun Joong'un bir ropörtajı daha yayınlanmış diyor ki:"Ben sadece spot ışığıyla aydınlatılan bir hiçim.". Ahh!Çok tatlı şu fotoğrafa bakın!
-Evet!Kesinlikle tam bir melek!Ahhhhh.....
Kızlar kendinden geçerken ben ise onlara beş karışlık ağızla bakıyordum. Niye diye sorarsanız: Ben olsam çocuğun tipine değil söylediği şeye önem verirdim. Ne yani sırf ünlü diye böyle mi demesi gerekiyordu?! Bence kendine haksızlık ediyordu. Açıkçası nasıl biri olduğunu merak etmiştim. Kızları dinlemeye devam ettim:
-Geçen gün menejeri bu salondaki sinemaya gideceğini söyledi ahhhh! Sabahtan beri buradayım ama gelmedi!
Daha büyük görünen kız:
-Neee! buraya mı gelecek?!
-Evet sizi neden çağırdım sanıyorsun.
-İnanamıyorum! Kim Hyun Joong buraya gelecek ve ben bunu bilmiyorum!
Etraftan birkaç kız daha gelerek:
-Neee! Kim Hyun Joong burada mı!
Bir anda etraf kız çığlıklarıyla dolmaya başladı. Allah'ım! Kimse rahatsız olmuyormu?! Canım o kadar sıkıldı ki son yirmi dakikayı dışarda geçirmeye karar verdim. Dışarı çıktığımda yakındaki bir bilat ve dergi bayisi dikkatimi çekti. Daha yakına gittim ve dergileri incelemeye başladım: Kim Hyun Joong şöyle, Kim Hyun Joong böyle... Allah'ım bu adam ne kadar ünlü böyle?! Bir dakika, ne yazıyor öyle 'Kim Hyun Joong MQ Entartainment'e girdi'. Ne yani şimdi bu adam benle aynı şirkette mi? Üffff...
-Galiba siz de bir Kim Hyun Joong hayranısınız?
-Ha?!
Dergiyi okurken yanıma gelen adamı farketmemiş olmalıyım ki o şaşkınlıkla yerimden sıçradım:
-Hey! Sen de kimsin? Sabah sabah dibine ne giriyosun?!
-Pardon, sadece dergiyi okurken yerinizde zıpladığınızı görünce...Bilirsiniz işte, komiğime gitti.Kim Hyun Joong'un saplantılı hayranlarından biri sandım sizi.
-Ahh..Bu arada, değilim.
-Ne?
-Ben Kim Hyun Joong'u tanımıyorum bile.
-Ahh! Öyle mi?
-Neden bu kadar şaşırdınız? Önemli biri mi?
-Bilmem, şaşırdım işte bayağı ünlüdür kendisi. Bu arada siz hiç Koreliye benzemiyorsunuz yabancı mısınız?
-Evet Türk'üm. Adım Meryem Çiftçi.
-A! Sizi duymuştum! MQ şirketi ile anlaşan kişisiniz değil mi?
-Evet. Zaten bu yüzden dergiyi okurken zıplıyordum.
-Ne? Nasıl yani?
A! Gene saçmalamıştım:
-Bakın şimdi şöyle ki...(Adama olayı anlattıktan sonra adam gülme krizine girdi.)
-Bu kadar komik olan ne?!
-Size bir şey söyleyeceğim ama şoka girmeyin tamam mı?
-Ne demek bu şimdi? Neyse tamam söyleyin.
-Kim Hyun Joong benim.
-Neeeee!
-Hey sakin olun. Şoka girmeyin demiştim size.:)
-A! İnanamıyorum.
-HAHAHAHAHAHAHAAHA
-Gülme! O kadar da komik değil!... Bir dakika şimdi biz aynı şirkette mi çalışacağız?
-Evet, bu açıdan bakınca beni tanıman iyi oldu.
Artık ben de gülmeye başlamıştım.biraz konuştuktan sonra aynı filme gireceğimizi öğrendik. Sinema salonundan çıkarken etrafı bir anda hayranlarıyla çevrildi:
-OPPPPAAAAAAAAAAA!
-SARANGHEOOOOOOOOOOOO!
Ve bunun gibi bir sürü zırvalık işte. Saate baktığımda şöförün beni beklediği aklıma geldi. Ve işte araba gelmişti. Hyun'a hoşçakal demek isterdim ama hayranlarıyla zor ilgileniyor gibi görünüyordu. Tam arabaya binecekken:
-Hey Meryem! Bana telefonunu ver!
-Şirkette veririm sen hayranlarınla ilgilen!
-Tamam, iyi geceler!
Arabaya bindiğimde'biraz tuhaf biri ' diye düşünüyordum. Düşüncelerimden şöförün sesiyle ayrıldım:
-O kimdi Meryem?
Ahh... Şimdi de eve bunu açıklamak var:
-Evde anlatırım sen şirkete sür ben müzik dinliyorum.
-Peki, tamam.
-------------
ŞİRKETTE
------------
-Pekala, işler hallolduğuna göre artık sana şirket binasını gezdirelim ne dersin?
-Önce dans çalışma odasına gidebilir miyiz?
-Ah, doğru ya ben seni hiç canlı dans ederken görmedim, hadi!
İçeri girdiğimizde heyecandan ölüyordum bu aynalar bende büyük etki yapar hep.
-Hadi bakalım sen diğerlerini de getir de Meryem'i izlesinler.
Ben:
-Diğerleri mi?
Müdür:
-Onlar gelince görürsün.
---------------------
1 DAKİKA SONRA
---------------------
İnanamıyorum! Bu!
-SSSSSSSSSSSSSSS...SSSSSSSSEEEEEEEEEEEEEEEEESE....
-Evet, ben se7en.
-İnanamıyorum!
Arkamdan bir ses:
-Sen hiç bir şeye inanmazmısın?
Ben:
-Hyun! Merhaba!
Müdür:
-Siz çocuklar tanışıyor musunuz?
Hyun:
-Evet, üç saattir.:) Sonra size anlatırız.
Ben:
-Özür dilerim, bay Choi Dong Wook(se7en)
Dong Wook:
-Sorun değil şaşırmanız normal.
İçimdeki ses bana heyecandan ölüceğimi söylüyordu ama ben dimdik durmayı sonunda başardım. Yanlarında ki diğer kıza bakınca bunun UEE olduğunu gördüm:
-Aaaa, siz de UEE olmalısınız, tanıştığımıza sevindim ben Meryem.
UEE:
-Evet sonunda beni farkettin, ben de sevindim ve sanırım çoktan adımı biliyorsun.
Iyyyy, ne gıcık bir tipti böyle içimden eve gidince elimde bulunan o tek UEE posterini yakmayı düşünüyordum.
Müdür:
-Evet siz de tanıştığınıza göre dansa geçelim.
Herkes birden:
-Peki!
Herkes sandalyelere geçtikten sonra ben de BoA'nın EAT YOU UP şarkısını açtım.(isterseniz dinleyerek okuyun.)
Dans etmeye başladığımda etraftaki öğrenciler de beni izlemeye başladılar. Bazıları gerçekten şaşırmıştı sanırım beğendiler,utançtan ölmek üzereyim çünkü se7en beni dans ederken izleyor bu hep hayal ettiğim şeydi! Müdür'ün, Hyun'un ve se7en'nin yüzlerinde beğenmiş bir ifade vardı ama buna şaşırmış da diyebiliriz:) UEE beğenmemiş gibi görünüyor. Ne yapalım yani, önemli olan müdürün görüşü(tabii bana göre daha önemlisi se7en'in görüşü:))
Müzik bittiğinde salondan bir alkış sesi yükseldi demek ki beğenmişler:)
Müdür:
-Şimdi de slov bir şarkı aç da ikili dansını görelim olur mu?
Ben:
-Olur.
Bu sefer de suju'nun neorago şarkısını açtım:
-İyi de kiminle dans edeceğim?
Se7en:
-Benimle eder misin?
Müdür:
-Neden olmasın ki,değil mi Meryem? Zaten Dong Wook ikili dans konusunda çok iyi.
Ben:
-Ttttammamm...
Kekelemeye başladım = gerçekten heyecanlıyım:S
Dans etmeye başladığımızda az kalsın kendimken geçiyordum. Tamam, sakin olmam gerek ama en büyük hayranı olduğum adam ile dans ediyordum. Bir dakika gene kafama bir şey dank etti,aynı şirketteysek o zaman bunun anlamı çok çok uzun süre boyunca onu görebilecetim! Hem de çok çokçokkkkkkkkkkkkk uzun bir süre!
Dansımız devam ederken bir ara Hyun'un yüzüne baktım, sanırım dansım o kadar da iyi değildi çünkü yüzü son derece ifedesizdi. UEE'ye baktığımda tırnaklarıyla ilgilendiğini gördüm ve bu beni sinir etmeye yetti de arttı. Müdürün ve diğer herkesin ise yüzünde hoşnut bir ifade vardı. Eh, ne yapalım çoğunluk beğeniyorsa bir sorum yoktur herhalde.:D
Tekrar se7en'in yüzüne bakmaya başladığımda ise içimizden birinin ambulansın numarasını biliyor olması için dua etmeye başladım. Allah'ım bu ne kadar tatlı bir surattı böyle!
Sonunda müzik bitti ve şöför gelip eve dönmemizi söyleyince herkesle hızlıca vedalaşıp eve gittik.
Geldiğimizde ben hala se7en'in büyüsünden kurtulamamıştım. Bu halimi gören halam yemekte neler olduğunu sordu, bir de üstüne aşçı "sanırım bu kız aşık" deyince salon bir anda mahkeme salonuna döndü...
Bakalım yarın neler olacak!....:)