Ss501-Let Me Be The One Devam

Kızlar hepinize çok teşekkür ederim mükemmel yorumlarınızdan ve desteklerinizden dolayı


12.bölüm

Sessizce yolculuğa devam ettik.Ona yurdun yerini tarif etmiştim.Artık nerde kaldığımı biliyordu.
Benim için kapıyı açtı yine.

-Teşekkür ederim çok güzel bir sürprizdi.dedim.
-Asıl ben teşekkür ederim beni anladığın için.
-Hadi sen git.
-Önce sen içeri gir.
-Peki.
İçeri doğru girerken ona el salladım.Ben girene kadar bekledi.
Odaya geldiğimdeyse Jane beni bekliyordu.

---------------------------

-İyi bir şeyler olacak hissediyorum Nehir! dedi Jane.
-Bilmiyorum.
-Siz birbiriniz için yaratılmışsınız anlattıklarına bakılırsa.
-Biraz abarttın galiba :D
-Demişti dersin.

Taze sıkılmış meyve sularımızı şirin ve pembe bir kafede yudumlarken sohbet ediyorduk.Hyun’un sürprizinin üstünde 1 ay geçmişti.Onunla görüşememiştik.Çünkü yaklaşık 1 aydır Japonya’daydı.Onu özlüyordum birazcık.Tamam çok özlüyordum.Japonya’ya gitmeden önce son bir kez görüşmüştük ama.Yine deniz kenarında buluşmuştuk.
--------
-Nehir , nasılsın? diye sordu denize bakarak.

Anlaşılan işlerinden dolayı az görüşmemiz aramızda ister istemez soğukluk oluşturuyordu.Bense hala onun arkadaşı olduğumu düşünüyordum.Sadece arkadaş.

-İyiyim :D peki ya sen?
-İyiyim.Sana söylemem gereken bir şey var.

Bana ne söyleyebilirdi ki?

-Şey ben Japonya’ya gitmek zorundayım.
İyi de bunu bana niye söylüyordu ki?

-Bir süre görüşemeyebiliriz. Diye devam etti.
Zaten Kore’de de görüşemiyorduk ki.Telefonlaşıyorduk ama yüz yüze başkaydı.

Bense sessizce dinliyordum.
-Bir şey demeyecek misin?
Ne dememi bekliyordu ki anlamadım.
-İyi yolculuklar :D

Gülüşüme o da üzgün şekilde sırıttı.Ne yanlıştı anlamıyordum.Biz arkadaştık öyle değil mi?

-------------------------------
Bir an bunları hatırladım.Ne kadar şey yaşamıştım buraya geleli.Sonra ondan uzak olmak iyi diye düşünüyorum.En azından derslerimi aksatmıyordum.Eğer sürekli yan yana olsaydık kafamı toplayamazdım.Sonra ailem…Facia olurdu kısacası.Evet en iyisi buydu.Hem zaten onun arkadaşıydım.Bu bana yeterdi.Hyun’un arkadaşı Nehir.

Birden telefonum çalmaya başladı.Telefonda Hyun yazısını görünce Jane’e gösterdim ve hızla açtım.
-Alo
-Merhaba Nehir
-Merhaba :D
-Nasılsın?
-İyiyim sen?
-Bende.Şeey ben geldim de
-…
-Ne yapıyorsun?Nerdesin?
-Arkadaşımla bir kafede oturuyoruz.Sen nerdesin?
-Dolaşıyorum öyle.
-Gelsene.Hem seni Jane’le tanıştırırım.
-Peki.


O kafeye geldiğinde meyve suyu istedi bizim gibi.Jane’le onu tanıştırdım.Üçümüz sohbet ediyorduk.

-Bu arada aklıma gelmişken bir parti var gelmek ister misiniz? Dedi Hyun.
-Parti mi? Dedim.
-Evet reklamında oynadığım bir markanın partisi.
-Bilmiyorum dedim.(Daha önce bir partiye katılmamıştım.)
Jane önce bana sonra Hyun’a bakarak:
-Neden olmasın :D?Dimi Nehir :D?
-İyi peki. Dedim Jane’in bakışlarını görünce.

Evet partiye gidecektim.Şimdi orası ünlü dolu olacaktı.Ne giyecektik?Diğer ünlüler tanışır mıydım acaba? Kafam sorularla doluydu.

Heyecanlıydım ama partiye gidiyordum :D Tadını çıkarmalıyım değil mi?

--------------12.bölüm sonu----------------

13.bölüm

Hyun’la görüşmemizin üstünden 1 hafta geçmemişti ki beni aradı.Artık daha fazla arıyordu.

-Nehir bu akşam benimle yemek yer misin?dedi telefonda.
-Yerim tabi.
-Tamam hazırlan seni almaya geliyorum.

Hemen üstüme bir şeyler geçirdim.Aynada son bir kez kontrolden sonra yurdun kapısında onu beklemeye başladım.

Geldiğinde beraber güzel bir yere gittik.Onun en sevdiği yemeği sipariş ettim.

- Seolleongtang(Bir tür kore çorbası içine pirinç atılabilir.) alıyım ben.dedim.
-Bende.
-Nehir biliyor musun?
-Neyi?
-Seolleongtang benim en sevdiğim yemektir.
-Aaa öylemi(şaşırmış gibi yaparak)! Kore’de ben de o yemeğe bayıldım :D.


Yemekte biraz ss501’den ,benden, ondan, hayallerinden bahsettik.

Yemekte Seolleongtang’nın yanında soju içmiştim.Biraz sarhoştum galiba dünya daha çok dönüyordu:D

-Hyun hyun karaoke yapalımm mı?Lütfeeeen!
-Sen sarhoş olmuşsun.Sadece 2 bardak içtin ama.
-Lütfen canım arkadaşım lütfeeeen
-Arkadaşım?
-Sen benim arkadaşım değil misin?Yoksa sen nesin :D
-Bilmiyorum….Hadi karaokeye gidelim.

Karaokede ilk söylediğimiz şarkı Making A Lover’dı.
En çok sevdiklerimden biri.Müthiş bir ısrardan sonra bana şarkı söylüyordu.
Hyun şarkıyı söylemeye başladığında onun o pürüzsüz ve tatlı sesi kalbimi doldurmaya başladı.Ben sadece onu izliyordum.
Tam da şarkının son kısmında ayağa kalktım onun elinde mikrofonu aldım.Sonra ona dönüp:
-Saranghae!(Korece seni seviyorum) dedim.(Şarkıda Hyun’un söylediği son kelime)
O an oda şaşırmıştı.Ve kendimizi birbirimize bakarken bulmuştuk.Sanırım bu bakışlar farklıydı.Anlatamadığım bir şey vardı içinde.O an kalbim hızla çarpmaya başladı.Ama sonra…


-Ahhh başım!diyerek uyandım.Yurttaki odamdaydım.
-Uyandın mı?Hadi kalk geç kalacağız dedi Jane.
-Nereye? Dedim kalkmaya çalışarak.
-Okula tabi ki.
-Bana ne oldu böyle?Sanki bir rock konserinde saatlerce kafamı sallamışım gibi hissediyorum.
-Dün akşam sarhoş olmuşsun.
İşte o an yaşadıklarım aklıma geldi ama bakıştan sonrasını hatırlamıyordum.Ne olmuştu ki? Yoksa yoksa biz öpüşmüydük?Ufff neden gerisini hatırlamıyordum ki.

-Peki ben buraya nasıl geldim?
-Seni Hyun getirdi.

Acaba Hyun’a sorsam mı diye düşündüm.Tamam saçmaydı ona nasıl soracaktım ki?


Kendimi topladıktan sonra okula gittik.Başım hala arıyordu.
Okuldan yurda dönerken Hyun beni aradı.
-Nasılsın Nehir?Merak ettim seni
-İyiyim biraz başım ağrıyor sadece.
-Ağrı kesici aldın mı?
-Evet
-Bu arada size söylediğim parti vardı ya o önümüzdeki Cumartesi.Biraz dinlen bence.Ve birde gingseng çayı(Kore’de içilen bir çay.) iç olur mu?
-Gingseng mi?
-Evet.Keşke ben sana yapabilseydim.dedikten sonra telefonu kapattı.

Kafam gerçekten karışmıştı.

----------------13.bölüm sonu-------------

wayyy süper:D:D:d gercekten cok güzel gidiyor cnm hikayen:D
açıkcası ilk başladığında bukadar sürükleyici olacağını düşünmemiştim.soluksuz okuyorum resmen:D

Saol canım benim

Duygu sana mesaj var^^
Bu arada hikayenin takipcisiyim. Her bölüm birbirinden heyecanli :)

Cok güzeldi duygucum devamini beklliyoruz

14.bölüm


Hyun ne demeye çalışmıştı?Uff başım zaten ağrıyordu birde bunları düşününce…Onun dediği çayı yapmaya çalıştım.Bir yudum aldığımda çay etkisini gösteriyordu.


Dersimiz olmadığı bir gün Jane’le alışverişe gittik.O meşhur partiye iyi hazırlanmalıydık.Derken parti gelip çatmıştı.
Parti günü telaşla hazırlanırken Hyun beni aradı.
-Nehir hazır mısınız?
-Evet.
-Ben sizi yurttan alırım bu arada ss501 olarak geliyoruz.
-Tamam :D
Onlar geldiğinde bizde aşağı indik.Arabayı Kyu kullanıyordu.Kapıyı bizim için Hyun açtı.Arkada oturuyorduk.

Bu arada Jungmin Jane’e bakıyordu.Gözlerini alamamıştı.Tanıştırdım onları.
-Gerçekten çok güzel olmuşsunuz hanımlar :D! Dedi Jungmin.
-Teşekkürler :D dedim hemen.Jane’nin utangaçlığı tutmuştu.

Parti alanına giderken onlara Jane’den bahsettim.Bu arada hepsinin yakışıklılığı gözümden kaçmamıştı.Hepsi süper gözüküyordu.Özellikle de Hyun o siyah takımın içinde müthişti.Hayran Nehir yavaş yavaş kendini gösteriyordu yine.

Parti alanı çok büyüktü.Gazeteciler içeri alınmıyordu.
Hep beraber içeri girdiğimizde etrafa şöyle bir göz gezdirdim.Güzel bir müzik vardı.Bazıları dans ediyordu sahnede.Dramalarda hayranlıkla izlediğim oyuncular ; gruplar herkes buradaydı.Biz hepimiz bir masaya geçmiştik.Prince, baby ve Kyu masaları dolaşmaya gittiler.Herkesi tanıyorlardı herhalde.Hyun, Jung, Jane ve ben masada durup etrafa bakıyorduk.
-Bir şey içer misiniz? diye sordu Hyun.
-Kokteyl olabilir dedik Jane’le.
Hyun bizim için almaya gitti.O gidince:
-Nehir, şuraya baksana Lee Dong Wook orda görebiliyor musun?Şurada da 2ne1 grubu var.Ve şurada da olamaz Kang Ji Hwan var.Cennete düştük sanırım. dedi Jane kulağıma doğru.
-:DUnutma sen de ss501 grubuyla geldin :D
-Nasıl unutabilirim ki?Şu an Jungmin’in bakışları beni öldürüyor.İnsan bu kadar mı tatlı bakar?

Ben bunu duyar duymaz ikisini konuşturmak için konu bulmaya çalıştım.Neyse ki sonunda kaynaşıyorlardı.O sırada yanıma biri geldi.Olamazzz bu kişi keskin bakışlı, sürmeli, tatlı gülüşlü Jang Geun Seok’tu.

-Merhaba dedi.
-Merhaba :D
-Sizi sanırım ilk defa görüyorum.Yoksa fark etmemem imkansızdı.O kadar güzelsiniz ki…
Allah’ım neler söylüyordu.Zaten bakışlarına kilitlenmiştim.
-Teşekkür ederim. der demez insanları slow müzik eşliğinde sahneye çağırmaya başladılar.
-Bu dansı bana eşlik eder misin?:D
-Seve seve :D

Kalabalık arasında dans etmeye başladık.Beni belimden nazikçe kavramıştı.Onunla dans etmek müthişti.
-Buraya yalnız mı geldin?
-Haayır.
-Kiminle geldin öyleyse?
-Ss501’le.
-Hımm.Adın ne?
-Nehir
-Yabancı mısın?
-Evet Türkiye’den geldim.
-Benim adım da Jang Geun Seok.(biliyordum zaten :D).Gerçekten çok güzelsin.Bu gecemi sen aydınlatıyorsun.
-Teşekkür ederim.:D dedim utanarak.
Müzik bittiğindeyse ben masama doğru gidiyordum.
-Benim yanımda kalsan olmaz mı?
-Şeyy beni merak edebilirler.
-Tamam ama seni bırakmayacağım.Şimdilik gidebilirsin :D

Ne güzel de gülüyordu.Benim bu gülüşe dramalarından aşina olduğumu bilmiyordu tabi.

Masaya doğru ilerlediğimde Jane ve Jung bana endişeli bakıyordu.Hyun ise kızgın bir şekilde gözlerini büyüterek bakıyordu.Benim geldiği görünce…

----------14.bölüm sonu-----------

15.bölüm

Benim geldiği görünce masadan uzaklaştı.

-Ne oldu? Dedim.
-Nehir Hyun seni dans ederken gördü dedi Jane.
-Ama anlamıyorum niye bu kadar kızdı ki?
-O seni farklı görüyor dedi Jung.
-Farklı mı?
-Yani arkadaştan öte.Sen onun sevdiği kızsın.
-Ne ben mi?Hayır!?
-Seninle görüşemese de senin yanında olduğu zamanlar çok mutlu hatta bize senden bahsetti bir kere.Ve tanıştırdı da.Bu daha önce hiçbir kızda olmamıştı. Dedi Jung.

Ben şoktaydım.Ne Hyun beni mi seviyordu şimdi?Beni dağınık, tembel Nehir’i mi seviyordu?İkimizi yan yana düşünemiyordum.Hayır ben onu hak etmiyordum.O daha iyilerine layıktı. Ne arkadaş yanım ne de hayran yanım bunu kabullenebiliyordu.
-Nehir, iyi misin? dedi Jung ve Jane endişeli.
-İyiyim. Dedim ama aslında sanki boğazımda bir şeyler takılı kalmış gibi hissediyordum.Yutkunamıyordum boğulmak üzereydim.


Diğerleri de gülerek masaya gelmişti.Şaşkın şaşkın bana bakıyorlardı.Jung onlara daha sonra anlatacağını söyledi.Masada Hyun yoktu.Ama gelecekti biliyordum.Çünkü konuşma yapması gerekiyordu.

Onu anons ettiklerinde sahneye çıktı:
-Hepinize geldiğiniz için çok teşekkür ediyorum :D(sırıtmak zorundaydı).Böyle bir markanın reklamında oynamak benim için gerçekten büyük bir şeref.Bu arada reklamda bana eşlik eden Lee Da Hee’yi de alkışlamanızı istiyorum.Umarım seversiniz.İyi eğlenceler :D

dedi.Ve sonra reklamı yayınladılar.Reklamda Hyun’la Lee Da Hee çarpışıyorlardı.Sonra ikide Hee’nin kitapların toplamak için eğiliyorlardı.Ve aynı kitaba elleri uzanıyordu.O anda Hyun’la göz göze geliyorlardı.Vee Hee Hyun’un parfümünün kokusunu alınca kitapı ondan çekip somurtarak uzaklaşıyordu.Hyun onun ardından şaşkın şaşkın bakıyordu.Slogansa:’Böyle durumlara düşmek istemiyorsanız düzgün bir parfüm kullanın.Bizi tercih edin’di.Sonunda Hyun parfümü sıkarak sırıtıyordu.Reklam bittiğinde alkışlar kopmuştu.


Bundan sonra sahnedeki sunucu birazdan herkesi ss501’in peformansıyla baş başa bırakacağını söyledi.Aslında bu parti bir nevi albüm tanıtımı içindi.Belki de son albüm tanıtımlarından biri.

Çocuklar anonsu duyunca kostümlerini giymeye gitmişlerdi.
-Ben ne yapacağım Jane? Dedim çaresizce.
-Bilmiyorum.
-Böyle olacağını hiç tahmin etmezdim.Yani Hyun ve ben?!
-Nehir merak etme ben senin yanındayım.Yardım edebilirsem ederim biliyorsun.
-Biliyorum tabi ki.


Bu arada Jang Geun Seok masaya doğru geliyordu.
-Tam da sırası dedim Jane’e.
-Merhaba hanımlar :D!Nehir sıkılmış gibi gözüküyorsun gitmek ister misin?
-Şeey Seok bu gece daha görüşmesek olur mu dedim masumane bir şekilde.
-Niye?
-Lütfen soru sorma.Evet kabul ediyorum dans çok güzeldi.Ama daha fazlası olmaz şu an.
-Ben anlamıyorum.
-Lütfen rica ediyorum.
-Sen beni reddediyorsun öyle mi?
-Hayır öyle algılama
-Bunu dedikten sonra nasıl anlamamı bekliyorsun?

Uff işler sarpa sarmıştı.Kısa bir süre bana baktı.Çaresizliğimi anlamıştı herhalde:

-Neyse ben sadece farklı olduğunu düşündüm bir an.Tanışmak istedim.Demek ki yanılmışım.Gerçekten hiç tanışmamış farz edelim olur mu?dedikten sonra çekip gitti.

Kafamı ellerimin arasına aldım.Gerçekten bu akşam çok şey yüklenmişti sırtıma taşımam için.

-Nehir, sahneye bak! Dedi Jane.

Sonunda çıkmışlardı.Önce Love Ya’yı sonra Forever’ı söylediler.Ben Forever’den sonra gözyaşlarımı tutamıyordum.Hepsinin duygu dolu sesleri arasında ben Hyun’u izliyordum.Onu ne kadar incitmiştim kim bilir?İçimde bir şeyler acımaya başladı.İlk defa böyle oluyordu.

Ne yapacaktım hiç bilmiyordum.

--------15.bölüm sonu--------------

16.bölüm

Performanstan sonra Hyun daha fazla kalmak istememiş.Kyu bana öyle diyordu onu sorduğumda.Onlarda bizi yurda bırakıyordu.Jung’a baktım üzgünce…O her şeye şehit olmuştu.Beni anlamıştı ki:
-Merak etme biz sana yardım ederiz dedi rahatlatıcı bir ses tonuyla.
-Neye yardım ediyoruz? Dedi prince.
-Gerçekten hem niye bu kadar durgunsunuz? Diye sordu baby.Ne oldu hiç anlamıyorum, Hyun niye öyle çekip gitti? Diye devam etti.
-Bize anlatmanın vakti gelmedi mi?dedi Kyu.
-Ben size anlatırım.Şimdi Nehir daha fazla üzülsün istemiyorum.dedi Jung.

O an ona sarılıp ağlamak istemiştim.Beni ne kadar düşünüyordu gerçek bir kardeşim gibiydi.Telefonumu onlara da vermiştim.Beni haberdar edeceklerdi.

Yurttaki odaya döndüğümüzde Jane beni yatıştırmaya çalışıyordu.Nerden bilebilirdim ki bana karşı böyle hissettiğini?Zaten görüşmelerimizde sınırlıydı.

O gece uyuyamadım.Bahçede dolaştım.Yıldızları seyrettim.
-Bana yardım edin lütfen! Dedim yıldızlara bakarak.Çünkü yıldızlardan yani ss501den başka yardım edecek kimse yoktu.
Ertesi gün kahvaltı etmek için aşağı inmiştik.Aslında iştahım yoktu.Sadece yemeklere bakıyordum.
-Biraz yemelisin dedi Jane.
-Yiyemiyorum, konuşamıyorum hatta nefes almakta zorlanıyorum.Bana ne oldu böyle?
-Sanırım Hyun seni baya etkilemiş.

Öğlenden sonra Kyu beni aradı.
-Nehir iyi misin canım?
-İyiyim peki ya Hyun?O nasıl?
-Şeyy onu en son sabah kahvaltıda gördüm.Bu arada Jung bana her şeyi anlattı.Sakın kendini suçlama.Sen bilmiyordun sonuçta.
Sessizlikten sonra:
-Ve bence Hyun’u arama.Biraz siniri geçsin.Yoksa daha kötü olabilir.O biraz gururlu ve inatçıdır çünkü.

Ne demek istediğini anlayabiliyordum.Onun hayranıydım.Onu tanıyordum.Kyu beni gerçekten sakin sesiyle rahatlatmıştı.Ss501 sevilmeye, hayran olmaya değerdi.Hatta daha da fazlasına…

Sessizce yaşantım devam ediyordu.Sanki Hyun’u incitmeye kıyamayacak olan ben onda büyük bir kalp kırıklığı yaratmamışım gibi.Hiç bir şey olmamış gibiydi.Olayın üstünden 2 haftadan fazla geçmişti.Hyun beni hala aramamıştı.Onu aramaya yüzüm yoktu.Şu an ondan ‘iyiyim’ kelimesini duymak için neler vermezdim.Ama bazen ss501’den diğerleri arıyorlardı beni yoklamak için.Onun biraz daha yatıştığını söylüyorlardı.Onlar beni gerçekten anlıyorlardı.
Benim merak ettiğim bu böyle mi devam edecekti?Yoksa onun hayatından sessizce yok mu olacaktım?


Gece bahçede dolaşıyordum.Saat 9 gibiydi.Bir anda telefonum çalmaya başladı.Arayan Hyun’du.

--------16.Bölüm sonu------------

Tebrikler duygucum